ayrılık da ölüm gibi, kaçınılmaz
sakat bir at düşün, ağır aksak
acısına son ver, bu ayıplanmaz
ger ecel okunu, bırak gelsin
senden gelene kıl kıpırdatılmaz
hiç tereddütsüz muzaffersin
kalbim hedef olur, milim şaşmaz
söz bitti
artık kâr etmez
ne bir tembih ne de teselli
o her şeyi hafife alma huyun
alaycı ve de meydan okuyan tavrın
seni kurtarmaz
kendi gerçeğinden
ses bitti
tuzlu kahveyi içene bir hâl oldu
evlilik aşkı bitirir mi bilinmez
ama arkadaşlıkları bitirdi
sen de bumeranga dönmüş ilişkilerin
ilişiği olmamak için, üstüne
yalnızlık pelerini çektin
yol bitti
kendini bildin bileli gidiyorsun
bavulunun bir gözü hep kapıda
hatırı sayılır bir veda geçmişin
gündeminden düşürdüğün
nice felaketin oldu
oyun bitti
kendinle satranç oynuyorsun
aynı anda hem kazanan
hem kaybedensin
neticede
telefonum titriyor
nicedir çalmaz
tir tir titrer
bilmem ne bankasından
yorulmuş kibarlığıyla bir kadın
adımı telaffuz ediyor
belli ki durumlar lacivert
önce bir peşrev
doğum tarihi: gün, ay, yıl
ardından bir el ense
baba adı?
kısa bir düşünce anı
uzun bir sessizlik
ve hakim olamadığım bir gülüş
bilmem ne bankasından
çevik merakıyla kadın
adımı “hayırdır” anlamında
bir defa daha telaffuz ediyor
güreşe geri dönüyorum
ne o, neden güldüğümü soruyor
ne ben, beni ben olmaktan çıkaranın
ben, ben miyim sorusuna yanıt oluşunun
absürtlüğünü izah ediyorum
bir ödeme sözü ona yetiyor
bin ödenen bedel
nedendir, bana yetmiyor